🕌 Bursa Ulu Camii: Osmanlı'nın Manevi Kalbi
Bursa'nın merkezinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk başkentine yakışır bir anıt eser olarak yükselen Ulu Camii, mimarisi, manevi atmosferi ve eşsiz hat sanatıyla öne çıkar. Sultan Yıldırım Bayezid tarafından Niğbolu zaferinden sonra, 1396-1400 yılları arasında yaptırılan caminin mimarının Ali Neccar olduğu sanılmaktadır.
Ulu Camii, Osmanlı mimarisinde çok kubbeli anıtsal yapıların ilk ve en büyük örneğidir.
Mimari Görkem: Dikdörtgen planlı yapı, on iki büyük ayak üzerine oturan tam yirmi kubbe ile örtülüdür ve Türkiye'deki "Ulu Camii" ismindeki camilerin en büyüğüdür.
Özgün İç Mekân: Caminin ortasında yer alan ve üstü eskiden açıkken sonradan camla kapatılan kubbenin altındaki şadırvan, iç mekâna farklı bir ferahlık ve maneviyat katmaktadır.
Hat Sanatı Müzesi: Duvarları ve sütunları, 13 farklı yazı karakteri ve 41 ayrı hattat tarafından yazılmış, askılı ve sabit toplam 192 levha ile adeta bir hat sanatı müzesi niteliğindedir.
Eşsiz Minber: Caminin minberi, Antepli Muhammed b. Abdulaziz İbnü’d-Dakki tarafından kündekari tekniğiyle yapılmıştır. Üzerindeki geometrik kabartmaların Güneş Sistemi ve Galaksi'yi temsil ettiği yönündeki iddialar minberi gizemli kılmaktadır.
Ulu Camii, sadece mimari bir şaheser değil, aynı zamanda manevi bir merkezdir. Açılış hutbesini Somuncu Baba'nın okuduğu, Emir Sultan'ın da bulunduğu rivayet edilir. Ayrıca, Mevlid-i Şerif'in yazarı Süleyman Çelebi de caminin ilk imamıdır.
Bu ulu mabet, asırlar boyunca Bursa'nın ve çevresinin dini ve kültürel yaşamına merkez olmaya devam etmiş, günümüzde de ziyaretçilerini manevi bir yolculuğa çıkarmaktadır.
Ulucami'nin açılışında Emir Sultan Hazretleri ve Somuncubaba arasında yaşananlar
